Klasik realizm (uluslararası ilişkiler)
From Wikipedia, the free encyclopedia
Klasik realizm, realist düşünce okulundan bir uluslararası ilişkiler teorisidir.[1] Realizm şu varsayımlarda bulunur: devletler uluslararası ilişkiler sisteminin ana aktörleridir, uluslararası bir uluslararası otorite yoktur, devletler kendi çıkarları doğrultusunda hareket eder ve devletler kendilerini korumak için güce ulaşmaya çalışır.[2] Klasik realizm, devlet davranışını ve devletlerarası çatışmanın nedenlerini açıklamada insan doğasını ve iç politikayı özel bir vurgu yapmasından dolayı diğer realizm türlerinden ayrılır.[3][4] Klasik realist teori, insan doğasına dair kötümser bir bakış açısını benimser ve insanların doğası gereği iyiliksever olmadığını ve bunun yerine çıkarcı olduklarını, korku ya da saldırganlıkla hareket ettiklerini savunur.[5] Ayrıca, bu insan doğasının uluslararası anarşi nedeniyle devletler tarafından uluslararası politikaya yansıtıldığını vurgular.
Klasik realizm modern haliyle ilk olarak iki savaş arası dönemde (1918-1939) ortaya çıkmış, uluslararası ilişkiler akademik alanda bu dönemde büyümeye başlamıştır.[2] İki savaş arası dönemde klasik realizm, o dönemde uluslararası ilişkilerde idealist ve ütopyacı teorilerin öne çıkmasına bir yanıt olarak gelişmiştir.[6] O dönemde liberal akademisyenler, çatışmaları kötü sosyal koşullara ve siyasi sistemlere bağlarken önde gelen politika yapıcılar uluslararası sistemi yönetmek için saygın bir uluslararası hukuk ve kurumlar bütünü oluşturmaya odaklanmıştı. Bu fikirler 1930'larda realistler tarafından eleştirilmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra klasik realizm akademik ve dış politika ortamlarında daha popüler hale gelmiştir.[2] E. H. Carr, George F. Kennan, Hans Morgenthau, Raymond Aron ve Robert Gilpin klasik realizme katkıda bulunan başlıca isimlerdir.[7]
1960'lar ve 70'ler boyunca klasik realist teorilerin popülaritesi azalmış ve yapısal realist (neorealist) teorisyenlerin insan doğasını bir analiz temeli olarak kullanmaya karşı çıkmaları ve bunun yerine devletlerarası çatışmayı uluslararası sistemin anarşik yapısı üzerinden açıklamanın daha ampirik olduğunu öne sürmeleri nedeniyle daha az öne çıkmıştır.[8] Neorealizmin aksine klasik gerçekçilik, uluslararası sistemin yapısının (örneğin anarşi) devletlerin girişebileceği davranış türlerini şekillendirdiğini ancak devlet davranışını belirlemediğini savunur.[3] Neorealistlerin aksine klasik gerçekçiler, devletlerin temel amacının hayatta kalmak olduğunu savunmaz.[3] Devlet davranışı nihai olarak belirsiz ve olumsaldır.[3]