Adolf Hitler'in dinî inancı
From Wikipedia, the free encyclopedia
Adolf Hitler'in dinî inancı tartışma konusu olmuştur. Tarihçiler Hitler'i Hristiyanlık karşıtı görüşlere sahip olarak görmüşler[1] ve onu seküler bir teist olarak nitelendirmişlerdir.[2] Albert Speer'e göre Hitler, Japon dinî inançlarının veya İslamın Almanlar için Hristiyanlıktan daha uygun bir din olacağına inanıyordu.[3] Hitler, Hristiyanlığın yanı sıra ateizmi de eleştirdi.[4]
Hitler, Katolik bir anneden doğdu ve Roma Katolik Kilisesi'nde vaftiz edildi. 1904'te, ailenin yaşadığı Avusturya'nın Linz kentindeki Roma Katolik Katedrali'nde onaylandı.[5] Hitler ile Viyana'daki bir erkek evinde yaşayan birkaç tanığa göre Hitler bir daha pazar ayinlerine gitmedi ya da kutsal sayılan şeyleri evden ayrıldıktan sonra kabul etmedi.[6] Viyana'da erken yaşlarında ve 20'li yaşların ortalarındayken Hitler ile yaşayan birkaç görgü tanığı, 18 yaşında evden ayrıldıktan sonra kiliseye hiç katılmadığını belirtmişlerdir.[6]
Hitler, Mein Kampf kitabında ve yönetiminin ilk yıllarında yaptığı konuşmalarda kendini Hristiyan olarak ifade etti.[7][8][9] Hitler ve Nazi Partisi "Pozitif Hristiyanlığı", İsa'nın ilahiliği gibi en geleneksel Hristiyan doktrinlerini ve Eski Ahit gibi Yahudi unsurları reddeden bir hareketi destekledi. Yaygın olarak dile getirilen bir açıklamada İsa'yı, "yolsuz Ferisilerin gücü ve iddialarına" ve Yahudi materyalizme karşı mücadele eden "Ari savaşçısı" olarak nitelendirdi. Bunlardan bahsettiği sırada Mein Kampf kitabında Hristiyanlığa "ruhani terör" de demiştir.[10] Aynı zamanda Mein Kampf'ta "tanrılar" ve "Tanrıça"dan da bahsetmiştir.[11] Nisan 1941'de günlüklerinde Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, Hitler'in Vatikan ve Hristiyanlığın "sert bir rakibi" olmasına rağmen, "taktiksel sebeplerle" Kilise'den ayrılmasını yasakladığını yazmıştır.[12]
Hitler rejimi, birleşik bir Protestan Reich Kilisesi altında Alman Protestanların koordinasyonu yönünde bir çaba başlattı ve siyasi Katolikliği ortadan kaldırmak için erkenden harekete geçti.[13] Hitler, Vatikan'la Reich konkordatosunu kabul etti, ancak daha sonraki zamanlarda bu anlaşmayı rutin olarak görmezden geldi ve Katolik Kilisesi'ne baskı yapılmasına izin verdi.[14] Küçük dini azınlıklar daha sert bir baskı ile karşı karşıya kalırken, Alman Yahudileri Nazi ırksal ideolojisinin gereği imha edilmeye başladılar. Yehova'nın Şahitleri, Hitler'in hareketine hem askerlik hizmetini hem de bağlılığını reddettiği için acımasızca zulüm gördü. Her ne kadar siyasi nedenlerle çatışmaları ertelemeye hazır olsa da, tarihçiler nihayetinde Almanya'daki Hristiyanlığın yok edilmesini veya en azından onun Nazi görünümüne girmesini veya boyun eğdirilmesini amaçladığı sonucuna varıyorlar.