Magyarizasyon
From Wikipedia, the free encyclopedia
Magyarizasyon veya Macarlaştırma, 1867 Uzlaşması ile kurulan Avusturya-Macaristan'ın 1918'de dağılmasıyla sona eren Macaristan'ın kontrol ettiği alanda uyguladığı bir asimilasyon veya kültürleşme süreciydi. Macarlaştırma hem gönüllü olarak hem de sosyal baskının bir sonucu olarak meydana geldi.[1]
Birinci Dünya Savaşı'ndan önce yalnızca üç Avrupa ülkesi etnik azınlık haklarını ilan etti ve azınlıkları koruyan yasalar çıkardı: ilki Macaristan (1849 ve 1868), ikincisi Avusturya (1867) ve üçüncüsü Belçika'ydı (1898).[2] Buna karşılık, diğer 1. Dünya Savaşı öncesi Avrupa ülkelerinin hukuk sistemleri, Avrupa azınlık dillerinin ilkokullarda, kültürel kurumlarda, kamu idaresi dairelerinde ve adli mahkemelerde kullanılmasına izin vermiyordu.
Macar siyasetçiler, azınlık haklarını, yani bireyciliğe dayalı medeni ve siyasi hakları vurgulayarak, etnik azınlıklar için siyasi olarak özerk bölgelerin kurulmasını engellemeye çalıştılar. Ancak Rumen, Sırp ve Slovak azınlıkların liderleri, azınlık hakları yerine tam bölgesel özerklik arıyorlardı. 1848 Macar Devrimi sırasındaki deneyimlerinden etkilenen Macar politikacılar, böyle bir hamlenin Macaristan Krallığı'nın tamamen dağılmasına yönelik ilk adım olarak gördüler.
Macarlaştırma ideolojik olarak, etnik azınlıkların kültürel ve dilsel asimilasyonunu teşvik eden bireycilik (kişinin sivil özgürlükleri) ve genel olarak liberal/sivil milliyetçilik gibi klasik liberal kavramlara ve özel olarak Fransız dilinin devrim sonrası standardizasyonuna dayanıyordu.[3] 1868 Macar Vatandaşlık Yasası, dil kullanımı da dahil olmak üzere tüm vatandaşlara yasal eşitliği garanti etse de, bu dönemde idari, adli ve yüksek eğitim bağlamlarında pratikte sadece Macarca kullanılıyordu.
1910'da memurların %96'sı, tüm kamu çalışanlarının %91,2'si, hakim ve savcıların %96,8'i, ortaokul öğretmenlerinin %91,5'i ve %89'u Tıp doktorlarının yüzde 100'ü Macarcayı anadili olarak öğrenmişti. Şehir ve sanayi merkezlerinin Macarlaşması özellikle hızlı bir şekilde ilerledi; neredeyse tüm orta sınıf Yahudiler ve Almanlar ve birçok orta sınıf Slovak ve Rutenler Macarca konuşuyordu. Genel olarak, 1880 ile 1910 arasında, ana dil olarak Macarca konuşan toplam nüfusun yüzdesi %46,6'dan %54,5'e yükseldi. Macarlaştırmanın çoğu orta Macaristan'da ve eğitimli orta sınıflar arasında meydana geldi, çoğu kentleşme ve sanayileşmenin doğrudan sonucuydu.[4] Kırsal, köylü ve çevre nüfuslara pek etkisi olmadı; bu gruplar arasında dilsel sınırlar 1800 ile 1900 arasında önemli ölçüde değişmedi.
Macarlaştırmaya direnenler siyasi ve kültürel engellerle karşılaşsa da, bunlar, Macaristan'ın bazı komşularının etnik azınlıklara sık sık uyguladıkları sivil ve mali hilelerden (yargısız mahkeme işlemleri, aşırı vergilendirme, sosyal ve ekonomik yasaların taraflı uygulanması) nispeten daha hafifti.[5]