Zorla kaybetme
bir kişinin bir devlet veya siyasi bir örgüt tarafından ya da bir devlet veya siyasi bir örgütün yetkilendirmesi, desteği veya rızası ile üçüncü bir tarafça gizlice kaçırılması veya hapsedilmesi / From Wikipedia, the free encyclopedia
Zorla kaybetme (veya zorla kaybettirilme), bir kişinin bir devlet veya siyasi örgüt tarafından veya bir devlet veya siyasi örgütün yetkilendirmesi, desteği veya rızasıyla üçüncü bir tarafça gizlice kaçırılması veya hapsedilmesi ve ardından mağduru hukukun koruması dışına çıkarmak amacıyla kişinin akıbetini ve nerede olduğunu kabul etmeyi reddetmesidir.[1]
Uluslararası Ceza Mahkemesinin 1 Temmuz 2002 tarihinde yürürlüğe giren Roma Statüsü'ne göre, herhangi bir sivil nüfusa yönelik yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlendiğinde, "zorla kaybetme" uluslararası ceza hukukunda zaman aşımına tabi olmayan insanlığa karşı bir suç olarak nitelendirilir. 20 Aralık 2006 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeye Karşı Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi kabul etmiştir.
Zorla kaybetme çoğu zaman cinayet anlamına gelir; mağdur kaçırılır, yasadışı olarak alıkonulabilir, sorgulama sırasında işkenceye maruz kalır, nihayetinde öldürülür ve cesedi gizlice ortadan kaldırılır. Cinayeti işleyen taraf, kurbanın ölümüne dair hiçbir kanıt olmadığı için makul bir inkâr edilebilirliğe sahiptir. Devletler, uluslararası insan hakları hukuku uyarınca, zorla kaybedilen kişilerin kalıntılarını ailelerine iade etmekle yükümlüdür.[2]
Siyasi rakipleri "ortadan kaldırmak" da rejimler için halkları suç ortaklığına zorlamanın bir yoludur. Zorla kaybetmeler bir yandan her şey normalmiş gibi davranılmasına neden olurken, diğer yandan da potansiyel muhaliflere karşı bir terör taktiği olarak kullanılabilir. Arjantin'deki Kirli Savaş ya da Kuzey İrlanda sorununun her iki tarafının eylemleri bunun bir örneğidir.